“Bezelye Şoklaması: Bir Tencerenin İçinde Bilim, Emek ve Hatıra”
Geçen hafta annemle mutfağa girdik, dolapta poşet poşet taze bezelye vardı. “Şoklayalım mı, yoksa hemen haşlayalım mı?” diye sordum. Annem gülümsedi: “Şoklamazsak kışın yemeğin tadı saman gibi olur.” İşte o an fark ettim ki, bezelye şoklamak sadece bir mutfak tekniği değil; hem bilimin hem geleneğin el ele verdiği bir küçük mucize. Bu konuyu forumda açmak istedim çünkü herkesin bu konuda hem bir bilgisi hem de bir hikayesi var. Kimimiz mutfakta termometreyle ölçer, kimimiz “göz kararı” yapar ama sonuçta aynı şeyi isteriz: canlı yeşil, tat dolu, kışa dayanıklı bezelyeler.
Bilim Ne Diyor: Bezelyeyi Neden Şokluyoruz?
Bezelye, hasattan hemen sonra hızla bozulmaya başlayan bir sebzedir. İçindeki enzimler (özellikle peroksidaz ve katalaz) oksijenle temas ettikçe renk kaybına, dokuda yumuşamaya ve vitamin azalmasına neden olur. Yapılan araştırmalar, hasattan sonraki ilk 24 saatte bezelyenin C vitamini oranının %15’e kadar düşebildiğini gösteriyor.
İşte şoklama bu süreci durdurmanın en etkili yolu. Şoklama, yani kısa süreli haşlama ve hemen ardından soğuk suda durdurma işlemi, bu enzimleri inaktive eder. Bilimsel olarak bakarsak, bu işlem “enzimatik kahverme reaksiyonunu” durdurur ve sebzenin rengi, dokusu, besin değeri korunur.
Örneğin, 2021’de Ankara Üniversitesi Gıda Mühendisliği bölümünün bir çalışmasında, 2 dakikalık şoklama yapılan bezelyelerde 6 ay dondurucuda saklanma sonrası bile %90 oranında C vitamini korunumu tespit edilmiş. Kısacası annelerimizin “şokla, taze kalsın” sözü aslında termodinamik bir gerçekliğe dayanıyor.
Adım Adım Bezelye Şoklaması: Verilerle Destekli Yöntem
Bezelye şoklaması sanıldığı kadar karmaşık değil ama birkaç kritik noktaya dikkat etmek gerekiyor. İşte bilimsel verilere dayalı en verimli yöntem:
Ayıklama: Taneleri kabuklardan ayırırken bozuk, sararmış veya çok küçük olanları seçip ayırın. Ortalama 1 kg taze bezelye, şoklama sonrası 700 gram civarında kalır.
Kaynatma: 1 litre kaynar suya 10 gram tuz ekleyin. Bu, hücre zarının dayanıklılığını artırır ve bezelyenin parlak yeşil kalmasını sağlar.
Haşlama Süresi:
- Mini taneler: 90 saniye
- Orta boy taneler: 120 saniye
- Büyük taneler: 150 saniye
(Fazlası nişastayı bozup bezelyeyi “püremsi” yapar.)
Şoklama: Hemen ardından buzlu suya atın. Su sıcaklığı 4°C’nin altında olmalı. Şoklama süresi, haşlama süresinin iki katı olmalı. Yani 2 dakika haşladıysanız 4 dakika soğukta tutun.
Kurutma ve Paketleme: Bezelyeleri süzün, iyice kurutun (nem kalırsa buz kristalleri dokuyu bozar). Ardından hava geçirmez poşetlere porsiyonlayın ve -18°C’de dondurun.
Bilimsel testler, bu yöntemle saklanan bezelyelerin 10 ay boyunca rengini, kokusunu ve dokusunu koruduğunu gösteriyor.
Bir Mutfaktan Hikâye: “Bezelye Günü”
Bir köyde büyüyen 65 yaşındaki Ayşe teyze anlatmıştı: “Bizim köyde bezelye zamanı kadınlar toplanır, her ev bir kazan kaynatırdı. Akşam olunca herkesin dondurucusu dolardı, kışın yemek yaptığında baharın kokusu gelirdi.” Bu hikâye aslında bezelye şoklamasının toplumsal yönünü gösteriyor: Bu işlem sadece yiyecek saklama değil, bir dayanışma biçimiydi. Kadınlar için paylaşım, birliktelik; erkekler için verim, planlama, stratejiydi.
Erkekler bu süreçte genelde “soğutma” kısmında devreye girerdi — buz getirme, poşetleme, depolama. Onlar işi pratik ve sonuç odaklı görür: “Ne kadar dondurduk, ne kadar dayanır?”
Kadınlar içinse mesele daha duygusaldır: “Kışın torun sofrada yediğinde baharı hatırlasın.”
İşte bezelye şoklaması, bu iki dünyanın birleştiği nadir ritüellerden biridir: biri bilimi, diğeri kalbi temsil eder.
Gıda İsrafı Açısından Şoklamanın Önemi
Dünya Gıda Örgütü verilerine göre, sebze ve meyvelerdeki israf oranı %40’ı buluyor. Taze ürünlerin raf ömrü kısa olduğu için, çoğu daha sofraya ulaşmadan bozuluyor.
Bezelye gibi yeşil sebzeler, özellikle sıcak iklimlerde 48 saat içinde %25 besin kaybına uğruyor. Şoklama, bu kaybı dramatik biçimde azaltıyor. Türkiye’de yapılan yerel bir saha araştırması, şoklama yöntemi kullanan hanelerde yıllık sebze israfının %30 azaldığını ortaya koymuş.
Bu sadece ev ekonomisi değil, gezegen ekonomisi için de önemli. Enerji tüketimi açısından bakıldığında, dondurulmuş gıdaların raf ömrü boyunca karbon ayak izi, taze ürünlerin sürekli tedarik edilmesine göre %20 daha düşük. Yani bezelye şoklamak, sadece “mutfakta düzen” değil, “dünyaya saygı” da demek.
Toplumsal Boyut: Kadın Emeği ve Mutfak Bilgeliği
Şoklama, kadın emeğinin sessiz bilimi. Nesiller boyunca “göz kararı”yla yapılan bu işlem, aslında kimyasal bir hassasiyet gerektiriyor. Ama çoğu kadın, bunu yılların sezgisiyle ölçer: “Rengi dönmeden çıkar.” Bu cümle, laboratuvar grafiği kadar anlamlıdır.
Kadınların bu alandaki “duygusal zekâsı”, erkeklerin “süreç optimizasyonu” yaklaşımıyla birleştiğinde ise ortaya muhteşem sonuçlar çıkar: hem lezzet, hem verim.
Modern zamanlarda, evde gıda saklama biçimleri yeniden popüler oluyor. İnsanlar artık “doğal koruma” yöntemlerini yeniden keşfediyor. Ve bezelye şoklaması, bu dönüşümün en zarif örneği.
Teknolojiyle Şoklama: Akıllı Dondurucular ve Geleceğin Mutfakları
Yeni nesil dondurucular, artık “şoklama modu”yla geliyor. -40°C’ye inebilen sistemler, gıdadaki hücre duvarlarını patlatmadan donma sağlar. Bu, endüstriyel gıda koruma standardını ev mutfağına taşıyor.
Ama teknolojiyle birlikte bir tartışma doğuyor: “Evde yapılan şoklama mı, cihaz destekli sistem mi daha iyi?”
Bazı erkek forumdaşlar kesin konuşuyor: “Makineyle yapılan daha dengeli, hata payı az.”
Kadın forumdaşlar ise duygusal bağa dikkat çekiyor: “Benim elim değince başka kokar, çünkü yemek sadece teknik değil, niyettir.”
Gerçek şu ki, her iki taraf da haklı. Verim için teknolojiye, anlam için insan dokunuşuna ihtiyacımız var.
Sonuç: Şoklama Bir Kültür, Bir Paylaşım Biçimi
Bezelye şoklamak, bir yemeği değil, bir mevsimi saklamaktır. Bu küçük işlem, hem doğayla uyumun hem de insan dayanışmasının sembolüdür. Bilim verileriyle desteklenir, ama hatıralarla yaşar.
Bezelyenin o canlı yeşilini korurken aslında kendi emeğimizin izini de dondururuz; bir anlamda geleceğe bir hatıra bırakırız.
Forum Tartışması İçin Sorular
— Sizce bezelye şoklamasında “doğal yöntem” mi yoksa “teknolojik yöntem” mi daha güvenilir?
— Şoklama işlemi, kadınların mutfak deneyimini mi yoksa erkeklerin teknik bilgisini mi daha fazla yansıtıyor?
— Bu kadar emek verilen bir işlem, modern şehir hayatında hâlâ değerini koruyor mu?
— Ve son olarak: Siz bezelye şoklarken sadece gıdayı mı saklıyorsunuz, yoksa bir anıyı mı donduruyorsunuz?
Belki de bu forumda paylaşılan her tarif, sadece yemek değil; geçmişin, emeğin ve bilimin birleştiği bir hikâyedir.
Geçen hafta annemle mutfağa girdik, dolapta poşet poşet taze bezelye vardı. “Şoklayalım mı, yoksa hemen haşlayalım mı?” diye sordum. Annem gülümsedi: “Şoklamazsak kışın yemeğin tadı saman gibi olur.” İşte o an fark ettim ki, bezelye şoklamak sadece bir mutfak tekniği değil; hem bilimin hem geleneğin el ele verdiği bir küçük mucize. Bu konuyu forumda açmak istedim çünkü herkesin bu konuda hem bir bilgisi hem de bir hikayesi var. Kimimiz mutfakta termometreyle ölçer, kimimiz “göz kararı” yapar ama sonuçta aynı şeyi isteriz: canlı yeşil, tat dolu, kışa dayanıklı bezelyeler.
Bilim Ne Diyor: Bezelyeyi Neden Şokluyoruz?
Bezelye, hasattan hemen sonra hızla bozulmaya başlayan bir sebzedir. İçindeki enzimler (özellikle peroksidaz ve katalaz) oksijenle temas ettikçe renk kaybına, dokuda yumuşamaya ve vitamin azalmasına neden olur. Yapılan araştırmalar, hasattan sonraki ilk 24 saatte bezelyenin C vitamini oranının %15’e kadar düşebildiğini gösteriyor.
İşte şoklama bu süreci durdurmanın en etkili yolu. Şoklama, yani kısa süreli haşlama ve hemen ardından soğuk suda durdurma işlemi, bu enzimleri inaktive eder. Bilimsel olarak bakarsak, bu işlem “enzimatik kahverme reaksiyonunu” durdurur ve sebzenin rengi, dokusu, besin değeri korunur.
Örneğin, 2021’de Ankara Üniversitesi Gıda Mühendisliği bölümünün bir çalışmasında, 2 dakikalık şoklama yapılan bezelyelerde 6 ay dondurucuda saklanma sonrası bile %90 oranında C vitamini korunumu tespit edilmiş. Kısacası annelerimizin “şokla, taze kalsın” sözü aslında termodinamik bir gerçekliğe dayanıyor.
Adım Adım Bezelye Şoklaması: Verilerle Destekli Yöntem
Bezelye şoklaması sanıldığı kadar karmaşık değil ama birkaç kritik noktaya dikkat etmek gerekiyor. İşte bilimsel verilere dayalı en verimli yöntem:



- Mini taneler: 90 saniye
- Orta boy taneler: 120 saniye
- Büyük taneler: 150 saniye
(Fazlası nişastayı bozup bezelyeyi “püremsi” yapar.)


Bilimsel testler, bu yöntemle saklanan bezelyelerin 10 ay boyunca rengini, kokusunu ve dokusunu koruduğunu gösteriyor.
Bir Mutfaktan Hikâye: “Bezelye Günü”
Bir köyde büyüyen 65 yaşındaki Ayşe teyze anlatmıştı: “Bizim köyde bezelye zamanı kadınlar toplanır, her ev bir kazan kaynatırdı. Akşam olunca herkesin dondurucusu dolardı, kışın yemek yaptığında baharın kokusu gelirdi.” Bu hikâye aslında bezelye şoklamasının toplumsal yönünü gösteriyor: Bu işlem sadece yiyecek saklama değil, bir dayanışma biçimiydi. Kadınlar için paylaşım, birliktelik; erkekler için verim, planlama, stratejiydi.
Erkekler bu süreçte genelde “soğutma” kısmında devreye girerdi — buz getirme, poşetleme, depolama. Onlar işi pratik ve sonuç odaklı görür: “Ne kadar dondurduk, ne kadar dayanır?”
Kadınlar içinse mesele daha duygusaldır: “Kışın torun sofrada yediğinde baharı hatırlasın.”
İşte bezelye şoklaması, bu iki dünyanın birleştiği nadir ritüellerden biridir: biri bilimi, diğeri kalbi temsil eder.
Gıda İsrafı Açısından Şoklamanın Önemi
Dünya Gıda Örgütü verilerine göre, sebze ve meyvelerdeki israf oranı %40’ı buluyor. Taze ürünlerin raf ömrü kısa olduğu için, çoğu daha sofraya ulaşmadan bozuluyor.
Bezelye gibi yeşil sebzeler, özellikle sıcak iklimlerde 48 saat içinde %25 besin kaybına uğruyor. Şoklama, bu kaybı dramatik biçimde azaltıyor. Türkiye’de yapılan yerel bir saha araştırması, şoklama yöntemi kullanan hanelerde yıllık sebze israfının %30 azaldığını ortaya koymuş.
Bu sadece ev ekonomisi değil, gezegen ekonomisi için de önemli. Enerji tüketimi açısından bakıldığında, dondurulmuş gıdaların raf ömrü boyunca karbon ayak izi, taze ürünlerin sürekli tedarik edilmesine göre %20 daha düşük. Yani bezelye şoklamak, sadece “mutfakta düzen” değil, “dünyaya saygı” da demek.
Toplumsal Boyut: Kadın Emeği ve Mutfak Bilgeliği
Şoklama, kadın emeğinin sessiz bilimi. Nesiller boyunca “göz kararı”yla yapılan bu işlem, aslında kimyasal bir hassasiyet gerektiriyor. Ama çoğu kadın, bunu yılların sezgisiyle ölçer: “Rengi dönmeden çıkar.” Bu cümle, laboratuvar grafiği kadar anlamlıdır.
Kadınların bu alandaki “duygusal zekâsı”, erkeklerin “süreç optimizasyonu” yaklaşımıyla birleştiğinde ise ortaya muhteşem sonuçlar çıkar: hem lezzet, hem verim.
Modern zamanlarda, evde gıda saklama biçimleri yeniden popüler oluyor. İnsanlar artık “doğal koruma” yöntemlerini yeniden keşfediyor. Ve bezelye şoklaması, bu dönüşümün en zarif örneği.
Teknolojiyle Şoklama: Akıllı Dondurucular ve Geleceğin Mutfakları
Yeni nesil dondurucular, artık “şoklama modu”yla geliyor. -40°C’ye inebilen sistemler, gıdadaki hücre duvarlarını patlatmadan donma sağlar. Bu, endüstriyel gıda koruma standardını ev mutfağına taşıyor.
Ama teknolojiyle birlikte bir tartışma doğuyor: “Evde yapılan şoklama mı, cihaz destekli sistem mi daha iyi?”
Bazı erkek forumdaşlar kesin konuşuyor: “Makineyle yapılan daha dengeli, hata payı az.”
Kadın forumdaşlar ise duygusal bağa dikkat çekiyor: “Benim elim değince başka kokar, çünkü yemek sadece teknik değil, niyettir.”
Gerçek şu ki, her iki taraf da haklı. Verim için teknolojiye, anlam için insan dokunuşuna ihtiyacımız var.
Sonuç: Şoklama Bir Kültür, Bir Paylaşım Biçimi
Bezelye şoklamak, bir yemeği değil, bir mevsimi saklamaktır. Bu küçük işlem, hem doğayla uyumun hem de insan dayanışmasının sembolüdür. Bilim verileriyle desteklenir, ama hatıralarla yaşar.
Bezelyenin o canlı yeşilini korurken aslında kendi emeğimizin izini de dondururuz; bir anlamda geleceğe bir hatıra bırakırız.
Forum Tartışması İçin Sorular
— Sizce bezelye şoklamasında “doğal yöntem” mi yoksa “teknolojik yöntem” mi daha güvenilir?
— Şoklama işlemi, kadınların mutfak deneyimini mi yoksa erkeklerin teknik bilgisini mi daha fazla yansıtıyor?
— Bu kadar emek verilen bir işlem, modern şehir hayatında hâlâ değerini koruyor mu?
— Ve son olarak: Siz bezelye şoklarken sadece gıdayı mı saklıyorsunuz, yoksa bir anıyı mı donduruyorsunuz?
Belki de bu forumda paylaşılan her tarif, sadece yemek değil; geçmişin, emeğin ve bilimin birleştiği bir hikâyedir.